Hava ve su gibi, canlıların yaşaması için vazgeçilmez
unsurlardan bir diğeri de topraktır. Toprak, bitki örtüsünün beslendiği
kaynakların ana deposudur. Toprağın üst tabakası insanların ve diğer canlıların
beslenmesinde temel kaynak teşkil etmektedir.
Bir gram toprağın içerisinde, milyonlarca canlı
bulunmakta ve ekosistemin devamı için bunların hepsinin ayrı önemi
bulunmaktadır. Toprağın verimliliğini sağlayan ve humus yönünden en zengin olan
kısmı toprağın üst tabakasıdır.
Toprak, en önemli doğal kaynaklardan birisi olup;
tarım dışı gayelerle kullanılması, ağır metallerle kirlenmesi ve erozyon sonucu
oluşan etkilerle kayıplara uğramakta ve verim düşmektedir. Kaybedilen
toprakların yeniden kazanılması çok zordur. Toprağın 1 cm'lik üst tabakası,
ancak birkaç yüzyılda oluşabilmektedir.
Dünyadaki toprakların ancak 1/10'inde üretim
yapılabilmektedir. Ülkemizin arazi varlığının ise yaklaşık % 36'sı işlenmekte,
% 28'i çayır ve mera, % 30'u orman ve fundalık olup geriye kalan bölümü diğer
araziler içinde yer almaktadır. Ekilebilir arazinin ancak % 18'i
sulanabilmektedir.
Toprak Kirliliği
Yirminci asrın başından itibaren modern tarıma
geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ile birlikte, toprak kirliliği de bir
çevre sorunu olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
Daha önceki asırlarda kullanılan güç ve enerji
kaynaklarının yetersiz olması, nüfusun azlığı, endüstrinin henüz gelişmemiş
olması sebebiyle, diğer çevre faktörlerinde olduğu gibi toprakta da herhangi
bir kirlenme söz konusu değildi.
Özellikle yirminci yüzyılın ortalarına doğru hızlı
nüfus artışı ile birlikte, tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin
hızla gelişmesine paralel olarak, toprak kirliliği de artmaya başlamıştır.
Toprak kirliliği her geçen gün
daha da ciddi boyutlara ulaşan önemli çevre problemlerinden birisini teşkil
etmektedir.
Toprak Kirliliğine Sebep Olan
Faktörler:
■ Yerleşim alanlarından çıkan atıklar, egzoz gazları,
endüstri atıkları, tarımsal mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler toprak
kirliliğine sebep olan en önemli etkenlerdir.
■Yerleşim alanlarından çıkan çöplerin gelişigüzel
boşaltıldığı alanlar ile kanalizasyon şebekelerinin arıtılmaksızın, doğrudan
toprağa verildiği alanlarda toprak kirliliği meydana gelmektedir.
■Egzoz gazları,
karbonmonoksit, kükürtdioksit, kurşun ve kadmiyum vs. gibi zehirli maddeler
havaya yayılmakta ve solunum yolu ile büyük bir kısmı canlılar tarafından
alınmaktadır.
Geriye kalanı ise, rüzgarlar ile uzak mesafelere
taşınmakta ve yağışlarla yere inerek, toprak ve suları kirletmektedir.
■ Toprak
kirliliğine sebep olan diğer bir faktör de tarımsal mücadele ilaçları ve suni
gübrelerdir. Tarımsal mücadele ilaçlarının bilinçsiz ve aşırı kullanımı sonucu,
toksik maddelerin toprakta birikimi artmakta ve doğal ortamın kirlenmesine
sebep olmaktadır.
Sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir,
çinko, bakır, mangan, bor gibi besin maddelerini içeren suni gübrelerin aşırı
ve bilinçsiz kullanımı sonucu, toprağın yapısı bozulmakta ve toprak kirliliği
ortaya çıkmaktadır.
■ Endüstri tesislerinden çıkan
ve arıtılmaksızın havaya, suya ve toprağa verilen atıklar çevreyi kirletmektedir.
Ayrıca; ormanların insanlar tarafından tahrip
edilmesi, yakılarak tarla açılması, tarım topraklarının hatalı işlenmesi, mera
ve çayırların bilinçsiz kullanımı, aşırı otlatma vb. sebeplerle oluşan toprak
erozyonu, bugün dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de en önemli
çevre sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anız Yangınları
Yurdumuzda hububat hasadından
sonra, verimin yüksek olduğu ve saman sıkıntısı olmayan yıllarda, hububat
alanlarının yaklaşık % 30'unun anızı yakılmaktadır.
Anızın yakılması suretiyle yok edilmesinin sebebi:
kolay, çabuk ve masrafsız olmasındandır. Bununla birlikte böcek ve diğer
zararlılar ile çeşitli hastalıkların azaltılması, toprak işlemede kolaylık
sağlaması ve daha yüksek verim beklentisidir. Bazı yararlar beklenerek anız
yakmanın, pek çok olumsuz etkileri de bulunmaktadır.
a) Çevreye olan etkileri: Hava kirliliğine sebep olması
ve karayolunda görüşün azalmasıyla trafik kazalarına sebep olmasının yanı sıra;
anız yangınları komşu tarlalardaki ürünlere ve meyve bahçelerine, telefon
direklerine, yerleşim yerlerine, ormanlara ve pek çok yaban hayvanına zarar
vermektedir.
b) Toprak özelliğine olan etkisi: Anız yangınıyla yüzey
toprağının organik maddesi yok edilmiş olur. Toprak için çok önemli olan
organik maddelerin; yağış sularının emilmesini ve tutulmasını sağlamak,
kümeleşmeyi temin ederek erozyonla taşınmayı önlemek, toprağın havalanmasını
sağlamak gibi önemli fonksiyonları vardır.
Anızın yakılması sırasında toprağın 13 cm'lik üst katmanının
ısısı 50-75 OC'ye kadar çıkmakta, bu sebeple mikroorganizmaların % 70'i zarar
görmektedir. Halbuki topraktaki mikroorganizmaların faaliyeti sonucu organik
madde parçalanır, ayrışır ve humus haline dönüşür.
Yapılan araştırmalar sonucunda; anız yakmanın toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini bozduğu, verimini düşürdüğü ve biyolojik dengeyi olumsuz yönde etkilediği anlaşılmıştır. Bu sebeple modern tarımda anız yakmaya yer yoktur. Ülkemizde 1993 yılından beri anız yakılması yasaklanmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder